5 Adımda Sosyal Medyada Afet, Acı ve Yas Üzerine
Sosyal medya hayatın bir yansıması esasen. Güzel ve eğlenceli yanları yansıdığı gibi acı ve yası yaşadığımız anları da yansıyor.
Son yasımız; Elazığ ve Malatya depremi.
Deprem ile defalarca sınanmış bir ülke olarak bizim için çok zor zamanlar. Hepimizin başı sağolsun, hepimize geçmiş olsun.
Kayıplarımız, orada devam eden afet, insanların yardım çığlıkları. Her biri uzakta ya da yakında olmaksızın hepimizi etkiliyor. Eski dönemlerde afetlerin etkilerine bu kadar hakim olamıyorduk. Şimdi sosyal medya ile her anını binlerce kilometre öteden bile görebiliyoruz, yönetmeye çalışabiliyoruz.
Bizim için bir yardım gücü hatta sosyal medya. Ama doğru kullanırsak. Orada bir çizgi var. O çizgiye dikkat etmediğinizde; yardım etmek yerine zarar bile verebiliyorsunuz hatta.
Peki afetlerde, büyük acılarda ve yaslarda sosyal medyada nelere dikkat etmemiz lazım 5 adımda bakalım mı?
1) Teyit edilmemiş bilgiyi yaymayın!
Sosyal medyanın en büyük problemi teyit edilmemiş bilgiler. bir afet yaşanırken yardım etme amaçlı olsa dahi teyit edilmeyen bilgileri yaydığınızda bilgi kirliliğine neden oluyorsunuz. Hem yardım ekiplerinin işini zorlaştırıyorsunuz hem de gerçekten yardıma ihtiyacı olanlara ulaşılmasını engelliyorsunuz. Evet uzaktan da olsa yardım etmek istiyoruz bu çok normal.
Ama durun. Önce okuyun, kim yazmış bakın, doğruluğunu anlamaya çalışın. Sonra beğenin, sonra paylaşın, sonra duyurun. 1dakika sorgulamak bir şey kaybettirmez belki ama yanlış bilginin yayılmasını sağlamak çok şey kaybettirebilir.
2) Afetlere yönelik travma yaratıcı görüntüleri paylaşmayın!
Evet bazen yıkıcı hasarı anlatmak için en çarpıcı görseller gerekiyor anlıyorum. Ama bu cansız bir beden değil, kanlar içinde biri değil. Orada, o afeti yaşayan insanların birer yakınları var onlara ulaşmaya çalışan. Ya da şöyle düşünü kişiler iyileştiklerinde ve hayat biraz normale döndüğünde her yerde kanlar içindeki fotoğraflarını görecekler.
Hepimizin Google’da bir ayak izi var ve kolay kolay silinmiyor. Her deprem yazdığınızda, görmek ister miydiniz fotoğrafınızı mesela?
Kişileri düşünün. Zaten atlatması zor olan bir travma daha da derinleşecek. O yüzden her fotoğrafı bir süzgeçten geçirin, tetikleyeceği hisleri düşünün ve öyle paylaşın.
3) Provakatif içeriklere prim vermeyin!
Sosyal medyanın son yıllardaki en büyük problemi ofansif mizah. Aslında o da değil. Ofansif mizah yaptığını sanarken provakatif içerik üretenler. Her konuda karşımıza çıkabildiği gibi afetlerde de karşımıza çıkıyor. Hassas noktalar, hassas konular olunca tepkiler çığ gibi büyüyor.
Ama sosyal medyada bir şeye tepki verdikçe onu algoritmada desteklediğinizi ve daha çok insanın karşısına çıkmasını sağladığımızı unutuyoruz bazen.
Onun yerine tepki vermeyin. İçerik sizi rahatsız ediyorsa şikayet edin ve ana sayfanızdan gizleyin. Böylece o içerik daha az kişiye ulaşmış olacak.
4) Acı ve yası sosyal medyada yarıştırmayın!
Sosyal medya bir araç. Kimi sadece iyi anları paylaşırken, kimi acıyı ve yası da paylaşıyor. Ama hissedilen duyguların bir yansıması değil. Kişiler hayatı tüm yönleri ile sosyal medyada yaşamak zorunda değil.
Birinin yası paylaşmıyor olması üzülmediği anlamına gelmez belki de sessizliktir onun yası? Yas dönemlerinde sessiz ve tepkisiz kalınmaz mı zaten? Hani eskiden yaslarda, ölümlerde 3 gün televizyon kapatılırdı hatırlasanıza.
Bunun tek bir doğrusu yok. Kimi acıyı ve baş sağlığını sosyal medyaya yansıtır, kimi içinde yaşar. Yansıtan şov yapmadığı gibi yansıtmayan da duygusuz değildir. Sosyal medya kullanım kuralları diye bir rehber yok unutmayın.
5) Bırakın yardımlar sosyal medyada kartopu olsun!
Yardımlar sessiz yapılır. Bir elin verdiğini, diğeri görmez. Evet doğru. Ama bu afetlerde geçerli değil, olmamalı. Sosyal medya bizim için çok büyük bir güç demiştik. Bu gücü en kötü zamanlarda kullanamayacaksak ne zaman kullanacağız?
Cedi Osman’ı düşünün mesela. Kendisi sessiz sedasız her 3'lük için 100 dolar bağışlayabilirdi evet. Daha fazlasını da yapardı bize söylemeden. Ama o sosyal medyanın gücünü kullandı ve bir kampanya başlattı. Bir tweet kartopu etkisi yarattı, büyüdü. Tek bir tweetle milyonlarca insana ulaştığımız çağda yaşarken; neden bunu kullanmayalım?
Tek doğru hayatta hiçbir alanda yok; sosyal medyada da yok. Gerçekten yok. O yüzden böyle zamanlarda kim ne yapmış, onu mu yazmış, onu mu paylaşmış, paylaşmamış mı ona bakmak fayda sağlamayacak. Ama gücü doğru kullanırsak gerçekten birilerine yardım edebiliriz.
İşte tam da bu nedenle; afetlerde sosyal medyanın popülerliğini değil; gücünü kullanmalıyız!