Afet Döneminde Sosyal Medyanın Gücünü Nasıl Kullanabiliriz?

Gamze Nurluoğlu
4 min readFeb 9, 2023

Afet.

2020'de yazmıştım buna benzer bir yazıyı ilk kez ama bugün maalesef ki yeniden hatırlattı kendini.

Ülke olarak birçok afet yaşadık ama 6 Şubat Kahramanmaraş Depremi ile ülke tarihimizdeki en büyük afetlerden birini yaşıyoruz.

Deprem ile defalarca sınanmış bir ülke olarak bizim için çok zor zamanlar. Hepimizin başı sağolsun, hepimize geçmiş olsun. Bir yandan da mücadele hala devam ediyor. Enkaz altında binlerce vatandaşımız hala yardım bekliyor.

Kayıplarımız, orada devam eden afet, insanların yardım çığlıkları. Her biri uzakta ya da yakında olmaksızın hepimizi etkiliyor. Eski dönemlerde afetlerin etkilerine bu kadar hakim olamıyorduk. Şimdi sosyal medya ile her anını binlerce kilometre öteden bile görebiliyoruz, bölgede olmasak bile bilgi akışı sağlayarak yönetmeye ve yardım ermeye çalışabiliyoruz.

Bizim için çok önemli bir yardım gücü sosyal medya. Doğru kullanmak, bilgi kirliliğini engellemek ve afet bölgesindeki görevlilere yardımcı olacak adımlar atmak çok önemli. Çünkü orada bir çizgi var. O çizgiye dikkat etmediğinizde; yardım etmek yerine zarar bile verebiliyorsunuz hatta.

Peki afetlerde sosyal medyada nelere dikkat etmemiz lazım birlikte bakalım mı?

1) Teyit edilmemiş bilgiyi yaymayın!

Sosyal medyanın en büyük problemi teyit edilmemiş bilgiler. bir afet yaşanırken yardım etme amaçlı olsa dahi teyit edilmeyen bilgileri yaydığınızda bilgi kirliliğine neden oluyorsunuz. Hem yardım ekiplerinin işini zorlaştırıyorsunuz hem de gerçekten yardıma ihtiyacı olanlara ulaşılmasını engelliyorsunuz. Evet uzaktan da olsa yardım etmek istiyoruz bu çok normal.

Ama durun. Önce okuyun, kim yazmış bakın, doğruluğunu anlamaya çalışın. Sonra beğenin, sonra paylaşın, sonra duyurun. 1 dakika sorgulamak bir şey kaybettirmez belki ama yanlış bilginin yayılmasını sağlamak çok şey kaybettirebilir.

2) Adres yönlendirmelerini açık ve doğru yapmaya dikkat edin!

Hem enkaz altındakilere ulaşmak hem de yardım göndermek adına adres paylaşımları yapıyoruz hepimiz. Bunları yaparken;

  • Yardım çağrılarını doğrudan kişilerden repost/retweet yapın. Böylece hem karmaşa engellenecek hem de yardım ulaştığında ana gönderi silindiğinde yardım çağrısı sona erecektir.
  • Yardım ulaşan bölgeler/kişiler ile ilgili paylaşımlarınızı sonrasında kaldırın. Karışıklık yaşanmasın. Sadece güncel çağrılara odaklanılsın.
  • Adresleri #depremadres etiketiyle ve Google Maps adres linkiyle öncelikli olarak #Twitter da paylaşmanız çok önemli. Sonrasında gönüllü ekipler #AFAD , #AHBAP ve STK’lar yönlendirecekler.
  • Bilgilerin toplandığı sivil platformlara güncel bilgi ve adres girişini siz de doğrudan yapabilirsin. Platformlar:

www.afetbilgi.com

www.beniyiyim.com

https://deprem.io/

www.depremyardim.com

3) Doğru ve Güncel Haber Akışını Takip Edin

güncel durum, destekler ve acil ihtiyaçlar. Afet dönemlerinde bilgi akışını takip edebilmek çok önemli. Bu nedenle güncel, teyit edilmiş ve yardım etmeye olanak sağlayan platformları takip etmek çok önemli. Bunun için takip edebileceğiniz ana linkler:

İhtiyaç Haritası Instagram Hesabı

AHBAP Twitter Hesabı

4) Provakatif içeriklere prim vermeyin!

Sosyal medyanın son yıllardaki en büyük problemi provakosyon içerikleri. Her konuda karşımıza çıkabildiği gibi afetlerde de karşımıza çıkıyor. Hassas noktalar, hassas konular olunca tepkiler çığ gibi büyüyor.

Ama sosyal medyada bir şeye tepki verdikçe onu algoritmada desteklediğinizi ve daha çok insanın karşısına çıkmasını sağladığımızı unutuyoruz bazen.

Onun yerine tepki vermeyin. İçerik sizi rahatsız ediyorsa şikayet edin ve ana sayfanızdan gizleyin. Böylece o içerik daha az kişiye ulaşmış olacak.

5) Afetlere yönelik travma yaratıcı görüntüleri paylaşmayın!

Evet bazen yıkıcı hasarı anlatmak için en çarpıcı görseller gerekiyor anlıyorum. Ama bu cansız bir beden değil, kanlar içinde biri değil. Orada, o afeti yaşayan insanların birer yakınları var onlara ulaşmaya çalışan. Ya da şöyle düşünü kişiler iyileştiklerinde ve hayat biraz normale döndüğünde her yerde kanlar içindeki fotoğraflarını görecekler.

Hepimizin Google’da bir ayak izi var ve kolay kolay silinmiyor. Her deprem yazdığınızda, görmek ister miydiniz fotoğrafınızı mesela?

Kişileri düşünün. Zaten atlatması zor olan bir travma daha da derinleşecek. O yüzden her fotoğrafı bir süzgeçten geçirin, tetikleyeceği hisleri düşünün ve öyle paylaşın.

6) Yardım yaparken sahte sitelere dikkat edın!

Kurumlar yardım ve bağış duyurularını açıkladıkça dolandırıcılar sahte siteler ile reklamlar vermeye başladı yeniden. Bağış yaparken reklamlı sitelere tıklamamaya, site uzantılarını kontrol etmeye, site doğruluğundan emin olmadan ve gerekirse teyit etmeden bağış yapmamaya özen göstermelisiniz.

7) Yardımlarınızı paylaşın, teşvik edin, güç verin!

Yardımlar sessiz yapılır. Bir elin verdiğini, diğeri görmez. Evet doğru. Ama bu afetlerde geçerli değil, olmamalı. Sosyal medya bizim için çok büyük bir güç demiştik. Bu gücü en kötü zamanlarda kullanamayacaksak ne zaman kullanacağız?

Marka yardımlarımızı paylaşmalı mıyız?
Evet paylaşma zamanı!
Markaların gönderdikleri yardımı, yaptıkları bağışları paylaşmalarını beklediğimiz bir dönemdeyiz.

Özellikle gönderilen yardımların bilinmesi bölgedeki eksiklerin giderilmesi için önemli. Hepimiz eksikleri doğru temin etmek, şu an elimizden gelenin fazlası ne varsa yapmak için uğraşıyoruz.

Yardımlar gizli olur döneminde değiliz şu anda. Aksine yardımları açık açık bilmek istiyor tüm herkes. “Markalar size ihtiyaç varken siz neredesiniz?” diye özellikle de soruluyor bugünlerde. Çünkü bu sadece bir fiziksel yardım değil; yalnız bırakılmadık hissiyle psikolojik bir yardım da yaratıyor. Birbirimizden güç alıyoruz!

O nedenle sadece geçmiş olsun mesajı yayınlamakla kalmayıp markalarınızla neler yaptıysanız, yapıyorsanız paylaşma ve herkesi teşvik etme zamanı.

8) Marka reklamlarını durdurun!

Marka ekipleri, ajanslar, reklam uzmanları; Türkiye odaklı açık reklamlarınızı durdurmalısınız. Planlı reklamlarınızı iptal edin, iletişim planlarınızı askıya alın.

Afet dönemlerinde tek odak afet bölgeleri. Tüm odağımızı ve gücümüzü bölgeye vermeliyiz. Ne bu odağı reklamlar ile bölün ne de itibarınızı zedeleyin. Marka iletişimlerimizi, ekiplerimizi bölgeye destek verecek şekilde koordine etmeliyiz. Üretmeye değil; kurumlara destek olmaya çalışalım. İhtiyacımız olan bu.

9) Acı ve yası sosyal medyada yarıştırmayın!

Sosyal medya bir araç. Kimi sadece iyi anları paylaşırken, kimi acıyı ve yası da paylaşıyor. Ama hissedilen duyguların bir yansıması değil. Kişiler hayatı tüm yönleri ile sosyal medyada yaşamak zorunda değil.

Birinin yası paylaşmıyor olması üzülmediği ya yardım etmediği anlamına gelmez belki de sessizliktir onun yası? Belki afet bölgesinde aktif yardımdadır. O anki durumunu yansıtan şov yapmadığı gibi yansıtmayan da duygusuz değildir. Sosyal medya kullanım kuralları diye bir rehber yok unutmayın.

Tek doğru hayatta hiçbir alanda yok; sosyal medyada da yok. Gerçekten yok. O yüzden böyle zamanlarda kim ne yapmış, onu mu yazmış, onu mu paylaşmış, paylaşmamış mı ona bakmak fayda sağlamayacak. Ama gücü doğru kullanırsak gerçekten birilerine yardım edebiliriz.

İşte tam da bu nedenle; afetlerde sosyal medyanın popülerliğini değil; gücünü kullanmalıyız!

Unutmayın; birlikte güçlüyüz!

Bugünleri de hep birlikte aşabilmek dileğiyle.

--

--

Gamze Nurluoğlu

Digital Brand: Digital Marketing I Social Media I Advertising I Linkedin: gamzenurluoglu