Hayatımız Bir Marka mı?
“Herkes aynı mı hayatta?” sosyal medyanın bana temelde düşündürdüğü şey tam olarak bu.
Bir süredir yokum sosyal medyada. Aslında varım ama sessiz takipçiyim. Bayram tatilinin de araya girmesiyle çok kendimi dinlediğim, çok okuduğum ve çok yazdığım bir dönem yaşadım. Ne güzelmiş kendimi dinlemek. Bana yazmıyorsun bu ara dediler ama çok okumadan çok yazamazsınız. Okudum, biriktirdim, kendim için yazdım ve şimdi sizin için yazmaya geldim.
Bu süreçte; kendimi, sosyal medyayı, hayatta bulunduğum yeri de çok düşündüm.
Son dönemde şunu çok duymuştum; Linkedln’de gördüğümüz Gamze Nurluoğlu ile Instagram’da takip ettiğimiz Gamze bambaşka. Hatta farklı ortamlarda benimle ilgili konuşulanlar da kulağıma gelmişti. Kişisel markalamamı iyi yönetemediğim konuşulmuştu :)
Bir dijital medya uzmanı olarak her platformun akışının farklı olduğuna inanıyorum ve bunu hep anlatıyorum.
O nedenle Linkedln’de gördüğünüz Gamze ile Instagram’daki Gamze farklı. Hatta Instagram’daki Gamze ile Twitter’daki Gamze çok farklı.
Her platformda farklı bir yönünü görüyoruz insanların; benim de öyle. Kişisel markayı yönetmek adına veya birileri nasıl düşünür adına herhangi bir kalıba girmeyi ömrüm boyunca reddettim. Bugün de reddediyorum. Ben farklı yönleri ve renkleri ile buyum. Platformlar arası kıyaslama yapmak yerine; ilgisini çektiğim platformda benimle iletişimde kalmasını öneriyorum insanlara. Çünkü;
Ben marka değilim. Olmayacağım. Olmak istemiyorum.
Biz galiba hep aynı şeyi yapıyoruz hayatta. Önce farklılıklarını seviyoruz. Sonra senin farklılıkların güzel ama şöyle olman lazım diye diye kalıplara sokuyoruz. Tüm farklılıklarını kaybettiğinde de sen de herkes gibisin diyoruz, herkes aynı şeyi yapıyor diyoruz, buram buram reklam ve tasarlanmış hareketler bütünüsün diyoruz. Hatta çoğumuz sosyal medya detoksunu bile bu yüzden yapıyoruz. Her gün gördüğümüz benzer ve mükemmel hayatlardan sıkıldığımız için.
Ben hayatımın en başarılı dönemlerinde hep başarısızlıklarımı anlattım. Mesela Instagram’da yaşamımı anlattığım blog hesabım var 10.000'den fazla insanın takip ettiği. Ben herkes başarısını anlatırken, bak ben kendimi böyle var ettim derken başarısızlığı ve yaralarımı anlattım. Bana Instagram’da kariyerini yönetemiyorsun diyorlar ya bugün herkese açık olarak tüm yaralarım yazıyor internetin derinliklerinde. Ufak bir Google aramasıyla ulaşabilir herkes. Anlatma; herkes bilmesin dediler ama bir an bile düşünmeden anlattım. Anlattım çünkü o kadar çok başarı örneği var ki sosyal medyada. O başarı örneklerine bakıp yarasından vurulan o kadar çok insan var ki. İnsanı yeni yaralar değil; yarasından vurmak acıtır en çok bilirim.
İşte bu yüzden ben yarasından vurulanlara, bak hepimizin yarası var demek için anlattım; anlatıyorum.
Dedim ya ben bir proje değilim, marka değilim. Ne bugün, ne yarın olmayacağım. Kariyer adı altında istemediğim şeyleri hiç yapmadım. Yarın da yapmayacağım.
Ben kendine yollar açan, açtığı yollarda hatalar yapsa da başarılı olsa da yürümekten vazgeçmeyen bir insanım.
Bu sürede hayatının nasıl bir noktasındasın diye sordum kendime ve 27 yıldır ilk kez hayatımın kendimi çok sevdiğim bir noktasında olduğumu fark ettim. Kendini sevmekle başlar çünkü her şey. İyi ki bu sürede durmuşum ve kendimi dinlemişim.
Durdum, dinledim, sevindim, kendime sarıldım ve yeniden yola çıktım.
Nerede kalmıştık? :)